Takdir komisyonlarınca önümüzdeki yıldan itibaren uygulanmak üzere belirlenen ve esas itibariyle emlâk vergisi matrahını, dolaylı olarak da gelir vergisi ve harçlar gibi pek çok mali yükümlülüğü etkileyecek olan arsa/arazi değerlerine karşı başvurulacak hukuki yol konu, bu yıl en çok yazı konusu yaptığım konu oldu.
Pek çok belediyenin yetki alanlarındaki mahaller için fahiş artışlar yapılması, mükelleflerin mahkemelere koşmasına neden oldu. Şu anda bu konuda binlerce dava var. Örneğin İstanbul’da sadece Beşiktaş Belediyesi aleyhine açılan dava sayısı 2500’ün üzerinde. Kanaatimce, yaklaşan yerel yönetim seçimleri de dikkate alınırsa, pek çok belediyenin bu konuda bindiği dalı kestiği söylenebilir. Nihayet bu konuda Bakanlar Kurulu bir adım attı ve 27.9.2017 günü Meclis’e sunulan kanun tasarısında Emlâk Vergisi Kanunu’na bir geçici madde eklenmesini öngördü. Tasarı ile Emlâk Vergisi Kanunu’na eklenmesi öngörülen geçici 23. maddeye göre; “Takdir komisyonlarınca 2017 yılında 2018 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri, 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin yüzde 50’sinden fazlasını aşması durumunda, 2018 yılına ilişkin bina ve arazi değerlerinin hesabında, 2017 yılı için uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi değerlerinin yüzde 50 fazlası esas alınır.”
Bu hükmün açılmış davalara hiç şüphesiz etkisi olacaktır. Mahkemeler açılmış davalarda; takdir komisyonlarınca 2017 yılında 2018 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin, 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin yüzde 50’sinden fazlasını aşıp aşmadığını kontrol edecekler, yüzde 50’yi aşan kısmın zaten kanunla kaldırılmış olması sebebi ile davanın konusuz kaldıklarına karar vereceklerdir. Bu saptama için bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur. Bunun kontrolünü basit matematik hesabı olarak, mahkemeler bizzat yapacaklardır.
Ancak bu düzenleme, mahkemelerin bilirkişi incelemesi yapma zorunluluğunu acaba ortadan kaldıracak mıdır? Bence hayır. Çünkü söz konusu mahalde gerçek değer artışı yüzde 50’nin altında da olabilir. Pek çok yerde enflasyonun aşındırması dışında, değer artışına yol açabilecek hiçbir unsurun olmadığı da bir gerçektir. Mahkemeler ise bu konuyu ancak bilirkişi incelemesi yolu ile irdeleyebilirler.
Bilirkişi raporu ile davaya konu mahalde değer artışının yüzde 50’nin altında olduğu, örneğin yüzde 30 olduğu saptandığı takdirde mahkemelerin, (yüzde 50’yi aşan kısın için davanın konusuz kaldığı kararının yanı sıra) kalan değer artışının yüzde 20’lik kısmı için de ayrıca iptal kararı vermesi gerekecektir.
Bazı okurlar maillerinde, mahkemelerin davalı belediyenin cevap dilekçesi gelmesine rağmen bilirkişi atamayarak Torba Kanun tasarısının yasalaşmasını beklediklerini vurgulamaktalar. Burada mahkemelerin, yüzde 50’lik sınır açısından tasarının yasalaşmasını veya akıbetini beklemeleri doğal olmakla birlikte, bu süreci bilirkişi incelemesi yaparak geçirmeleri, bence, davaların makul sürede ve takdir komisyonları kararının 2018 tahakkukuna esas olmadan sonuçlanması açısından daha yararlı. Kaynak: Bumin Doğrusöz – https://www.dunya.com