Sayın okurlar, geçen hafta yayımlanan makalemizin başlığı ‘Dahilde İşleme İzni ve Ayniyat’ başlığı olması gerekirken yanlışlıkla farlı yazılmıştır. Bunu düzelttikten sonra damga vergisi konusuna dikkat çekmek istiyorum.

1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun gümrük vergi sitemi içinde gümrük vergileri tanımı içinde yer almamasına karşın, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun İthalata Matrah başlıklı 21/b maddesine göre; her türlü vergi resim harç ve paylar ithalatta KDV’nin matrahına girdiğinden, gümrük vergi sistemine dolaylı bir etki yaratılmış oluyor.

Gümrük vergileri eşya üzerine uygulanır, oysa damga vergisi kağıtlar üzerinden alınan bir vergidir. Vergi Usul Kanunu’nun 2’nci maddesinde gümrük idarelerince alınan vergiler bu kanuna tabi değildir denilmek suretiyle, gümrük vergileri ile dahili vergiler arasında temel bir ayıraç belirlenmiştir.

Ancak yine de Damga Vergisi Kanunu’nun kaynaklanan nedenlerle damga vergisinin gümrük idaresince alınan kısmı da gümrük vergileri tanımı içinde yer almamakta bir başka ifade ile dahili vergi olarak tanımlanmaktadır. Bu durum gümrük vergilerinin, zaman aşımından, uzlaşmasına, ceza uygulamasına kadar, uygulamada zorluklara yol açmış bulunuyor.

Günümüzde hangi durumlarda damga vergisinin alınması gerektiği hususu adeta uzmanlık alanı oluşturmuş bulunuyor. Çok eski tarihli kanun ile ilgili yapılan çok sayıdaki değişiklik konuyu iyice karmaşık hale getirmiş bulunuyor.

Yapılan değişikliklerle, bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtlardan, nispi vergiye tabi olanların sadece bir nüshası damga vergisine tabidir şeklinde yapılan değişiklikle eskiden çok tartışmaya konu olan nüsha tartışması ortadan kaldırılmış, bir sözleşmenin müeyyidesi mahiyetinde olan taahhütlerden, başlı başına bir sözleşmeye konu olmadıkça damga vergisi alınmayacağı, sözleşmenin diğer hükümlerinde değişiklik olmaksızın sadece bedelin artırılmasına dair yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, değişikliğe ilişkin bu kağıt için artan bedel nedeniyle tekrar damga vergisi alınmayacağı hüküm altına alınmış olup, Damga Vergisi Kanunu’na ekli istisnaları düzenleyen 2 no’lu tabloya yeni istisnalar eklenmek suretiyle bir taraftan damga vergisi istisnaları artırılmış, diğer taraftan da damga vergisi kanununa ekli 1 sayılı listeye eklemeler yapılmak suretiyle üzerinden damga vergisi alınan kağıtlar da artırılmıştır.

Bu konuyu detaylı bir şekilde inceleyen Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi Sefa Yayla’nın; “…Damga vergisi 1964 yılında o günkü şartlarda bugün yürürlükte olan modern vergilerin olmadığı bir dönemde yürürlüğe girmiş, Devletimizin önemli gelir kaynaklarından birini oluşturmuş ve halen de oluşturmaktadır. Bununla birlikte özellikle nisbi damga vergisi, yükümlüler açısından ciddi bir maliyet unsuru olarak görülmekte ve çoğu zaman da hükmünden yararlanılmayan bir kağıt üzerinden Damga Vergisi ödenmesi eleştirilere konu olmaktadır” şeklindeki görüşü konunun mihenk taşını belirtmiş oluyor. Kaynak: Hasan Akdoğan – https://www.dunya.com